Çamlıca’daki dev kuleden kim bilir kaç tane casus geçmiştir aralarında ben bile olabilirim

ACAİP YAZILAR

Çamlıca’daki dev kuleden kim bilir kaç tane casus geçmiştir aralarında ben bile olabilirim

İstanbul’da cuma günü tuhaf bir olay yaşandı.

Nerede?

Çamlıca’ya dev bir kule yapıldı, işte orada.

O kule Türkiye’nin en yüksek kulesi.

Çamlıca tepesindeki bütün televizyon antenleri toplandı, diğer iletişim cihazlarının antenleri de buraya taşındı.

Kulenin bir özelliği de belli bir para karşılığında kulenin 3’üncü katına çıkılabiliyor ve buradan İstanbul’un her tarafı izlenebiliyor.

Bu seyir bölümünün biraz altında da iki ayrı lokanta var.

Cuma günü bu lokantalardan birinde oturan üç kişi, ikisi karı kocaymış, aşağı bakarak sürekli fotoğraflar çekiyorlarmış.

Lokantanın uyanık görevlileri durumdan şüphelenmişler.

Polise haber vermişler.

Terörle mücadele ekipleri Cumhurbaşkanlığı korumaları gelmiş ve üç kişiyi göz altına almış.

Üç kişi İsrailli imiş.

Hemen mahkemeye çıkarılmışlar.

Hakim bu üç kişiyi tutuklamış.

Suçlama şu; Bu üç İsrailli AKP genel başkanı Tayyip Erdoğan’ın evinin fotoğraflarını çekiyorlarmış.

Bu da askeri casusluk anlamına geliyormuş.

O kadar tekniğini bilemem.

Kulenin Boğaz köprüsünü gören bölümünden aşağı doğru bakıldığında Erdoğan’ın evi de tabak gibi görünüyor. Ben de 27 Temmuz günü kızımla çıktığım kulenin birkaç yerinde hatıra fotoğrafı çektirdim, bunlardan biri tesadüfen evin olduğu bölüme denk gelmiş olabilir tabii.

Kuleden çekilen fotoğraflarla casusluk olur mu, ona da aklım ermez

Ancak şunu biliyorum ki, eğer bu üç kişi gerçekten sırf casusluk amacıyla Erdoğan’ın evinin fotoğrafını çekmişlerse, onlar gibi daha kim bilir kaç bin kişi aynı suçlamanın altına kalabilir.

Hatta öyle ki biri kafaya taksa beni bile “vay sen de casusluk yapmışsın” diyerek içeri atabilir.

Çünkü o kuleye her gün sayısız insan çıkıyor ve bazıları hiç bilmeyerek Erdoğan’ın evini tepeden fotoğraflıyor.

Çünkü kule neredeyse Erdoğan’ın evinin hemen yanından yükseliyor.

Yani aşağı baktığınız zaman bu evi görmememiz mümkün değil.

Üstelik casus olmak için şüphe çekecek biçimde çalışmaya bile gerek yok, hatıra fotoğrafı çekiyor gibi yaparak birkaç turda yüzlerce fotoğraf çekebilirsiniz kimsenin ruhu bile duymaz.

Ben o kuleye 27 Temmuz günü çıktım.

Kızım Peri’yle korona günlerinden sonra ilk kez böyle kalabalık bir yere gitmiştim.

Kuleye girmek hayli pahalı onu bilesiniz önceden.

Tepeye çıkınca ben de doğal olarak ilk iş Erdoğan’ın evine baktım.

Öyle ya yıllardır hep o evin yanından geçiyorum, ama hiç görmedim, bu kule sayesinde nasıl bir yer olduğunu görmek mümkündü artık.

Nitekim biz kulede gezerken pek çok kişinin “Hangisi Erdoğan’ın evi, hangi camdan bakınca görünüyor, fotoğraf çeksek başımız derde girer mi?” türünden muhabbetler yaptığını bizzat duydum.

Ben de Erdoğan’ın evinin göründüğü yarım yamalak bir kare çekmişim.

Açık söyleyeyim tam orada durup fotoğraf çekmeyi istemedim, ne olur ne olmaz, istihbarat sivil adamlar gezdiriyordur oralarda, onlar da kimin tam o açıdan fotoğraf çektiğine bakıyorlardır falan, neme lazım.

İşte o korkum aslında çok da saçma değilmiş.

Bakın üç İsrailli yakalandı ve tutuklandı.

Casus mudurlar acaba?

Bilemem; ama mahkeme tutukladığına göre vardır bir hikmeti.

Ne bileyim belki istihbaratçıların çekişmesi falan da olabilir, hani MİT, Mossad’a “Bak ben de kimseye nefes aldırmıyorum” diyordur böylelikle, son zamanlarda üst üste acayip casus operasyonları yapılıyor ya.

Ama şunu söyleyeyim,.

O kişiler casussa bile casusluktan değil salaklıktan yargılanmalı.

Binlerce kişi Erdoğan’ın evini sırf meraktan fotoğraflarken sadece casus olanların kendilerini açık etmesi ancak salaklıkla açıklanabilir de ondan.

ÇOK GÜLDÜM

Hayli uzun yıllar sonra gidilen mezuniyet günü fıkraları

Bugünkü fıkraların hepsi “mezuniyet günleri” ile ilgili.

Ama taze mezunların katıldığı o günler değil.

40/50 yıllık mezunların bir araya geldikleri mezuniyet günleri ile ilgili fıkralar bunlar.

Peki nereden çıktı?

Cevabını Yıldırım Tuna’nın fıkralarla birlikte gönderdiği mesajdan öğrenelim;

“Bu hafta sonu Mimarlık Fakültesi mezuniyeti 46. yılımız..
Eskiler toplanıyoruz.. Eski Milletvekilleri, Genel Müdürler, Müteahhitler, Mimarlık Bürosu sahipleri.
Çorumdan, Çanakkale’den Antalya’dan, İstanbul’dan geliyorlar ve  Ankara’da buluşuyoruz. O nedenle Mezuniyet Toplantıları ile ilgili fıkralarımı koydum..

Sevgiler.. Yıldırım Tuna”

Mezuniyet gecesinde aşk..

  1. Üniversite Mezuniyet Toplantısı, sınıf arkadaşları bir adam ve bir kadın, yıllar geçince ikisi de dul kalmış, harika bir gece, kadın masanın ucundan beğeni dolu bakışlar göndermiş, adam ona gülücüklerle cevap vermiş, gecenin bitimine doğru adam bütün cesaretini toplamış ve bir ara “Çok yalnızım.. Benimle evlenir misin?” diye sormuş..
    Bir-iki saniye düşünüp “Evet.. Evet.. Evlenirim..!” diye cevap vermiş kadın, böylece ikisi için de o gece harika bir şekilde sonlanmış..
    Ama adam eve gelmiş ve esas sorun başlamış.. Kadın arkadaşı ‘Evet mi yoksa hayır mı dedi’ hatırlayamıyor.
    Ertesi gün hafızasını zorlamış, ama beyni resmen durmuş.. Sıkıntılı geçen koca bir günden sonra
    biraz cesaretini toplayıp kadını “Yahu teklifime evet mi yoksa hayır mı demiştin?..” diye aramış,
    “Aa?.. Deli adam.. Bütün kalbimle evet demiştim..!” diye kahkahalarla cevap vermiş kadın, bu cevap adamı çok ama çok rahatlatmış..
    “Aradığına da özellikle çok memnunum bir tanem” demiş kadın, “Ben de ‘Acaba aralarından hangisi teklif etmişti?’ diye inan çıldırmak üzereydim..!”
  2. yıl sınıf toplantısı
  3. Üniversite Mezuniyet gecesinde hayli yaşlanmış mezunlar okulun dekore edilmiş spor salonunda bir araya gelmişler, iki sıra arkadaşı birbirlerini bulmuş, keyifle sohbet ederlerken “Sınıfımızda bir kız vardı ‘Tahta göğüs’ derdik” demiş biri.
    “Haaa, evet , hatırlamaz mıyım?” diye cevap vermiş diğeri.

“ Yahu on beş dakika önce gördüm, aynen şöyle yürüyor..”  (Ellerinin parmaklarını açıp göğüs kısmıyla vücudu ile arasında top tutar gibi getirmiş)
“Hadi ya?” demiş arkadaşı, “Göğüslerini  mi büyütmüş?..”
Arkadaşı “yok be oğlum” demiş, “Ciddi eklem romatizması varmış, kollar ve parmaklar aynen böyle kilit!”

Formundasın ama

Adam ve karısı ilk defa birlikte mezun oldukları üniversitenin 40. yıl gecesine gitmişler..
Karısı salona girince etrafa şöyle bir bakmış, diğer erkekler göbeklenmişler ama pahalı ve marka elbiseler içindeler.
Kocası ise kasabalarındaki taşlı tarlalarında yıllardır süren mücadele sonucunda fazla para kazanamamış ama kilosunu korumaktaymış..

“Bak sevgilim” demiş adam, “Bu salonda mezun olduğu günkü kıyafetini tek giyebilecek adam, senin kocan.”
Karısı salondaki zengin kalabalığa bakmış, “Evet..” demiş iç geçirerek, “Gördüğüm kadarıyla da onları halen giymeye mecbur olan salondaki tek kişi de sensin!..”

  1. yaş toplantısı

Annem 90 yaşına gelince bütün aileyi topladık.. Gelinler, torunlar, damatlar.. Konu, bir ara döndü dolaştı  balayına geldi.. Herkes gittiği yerleri anlatıyor, hepsi de popüler yerler.. Maldivler, Sri Lanka, Datça, Side..
Kızım dönüp anneme sordu, “Babaanne, balayında siz nereye gittiniz?..” diye.. “Kızım” dedi annem, “Merdivenlerden çıktık, deden beni üst kata götürdü.”

ÖNERİ

Bunları aklınızdan çıkarmayın

– Sıkıcı arkadaşlardan uzak durun.

– Aptalları eğlendirmeye çalışmayın.

– Yüksek idealleriniz olsun.

– Benim gibi bir arkadaşınız olsun.

– Fakirlere asla yüksekten bakmayın.

– Aptalca hikayelere tepki vermekten kaçının.

– Kendinizi başarıya odaklayın.

– Düşüncelerin ilerisi için olsun.

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

Charlie Chaplin’den üç dokunaklı cümle

– Bu dünyada hiçbir şey kalıcı değil. Hatta sorunlarımız bile.

– Yağmurda yürümeyi severim. Çünkü gözyaşlarım fark edilmez.

– Hayatta en çok boşa harcanan gün, gülmediğimiz gündür.

 



Alıntı Haberin Kaynağı Korkusuz Gazetesi https://ift.tt/3nco9VO

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

İletişim