Tam ortasındaydı çayırın
Taze, dipdiri bir çiçek
Güneş sanki onu için doğuyor
Onu görmek için can atarcasına yükseliyor
Tüm gün onu seyre daldıktan sonra
Dinlenmek için batıp köşesine çekiliyordu
Rüzgar sanki onun için esiyor
O narin yapraklarını okşarcasına
Kokusunu içine çekercesine
Ve o kokuyu etrafa estirircesine
Gök sanki susayan çiçeğine dayanamayıp ağlıyor
Yağmur sanki onun üzerine kendini yumuşacık bırakıyor
Onu her zerresiyle kaplayıp
Suluyor ve serinletiyordu
Toprağı onu sanki elleriyle havaya kaldırıyor
"İşte başımın tacı, herkes görmeli" diyor
Her kılcalına sahip köklerini
Gün gün daha da kendine bağlıyordu
Etrafındaki otlar sanki onu korumak için serpiliyor
Sarıp sarmalamak istiyorlar ama
O kadar güzel ki...
Kıyamıyorlardı
Ve bir gün o çiçek
Saklı bahçesinde
Farkediliyor. Farkediliyor ama...
Farkedeni de esiri yapıyordu
Onu gören gözde artık diğer çiçeklerin hiçbir hükümdarlığı kalmıyordu
O göz artık nasıl görebilirdi başka bir çiçek
Onu gördü bir kere
Bir an yetti göz için
Ah keşke görmeseydi
Keşke bilmeseydi
Çiçek yerinde güzeldi
Her ne kadar istemese de
Önce yumdu kendisini sonra da uzaklaştı
Yıllar geçti aradan ama
Geçmeyen tek şey çiçeğiydi gözün
Hala ilk gün gibi karşısındaydı o
Onu düşünmesi bile yetiyordu ona
Çiçeğin enerjisi o denli büyüktü ki
Kendisini hayal edeni bile mutlu ediyordu
Ölüm döşeğinde bile çiçeği düşmüyordu dilinden
"Çiçeğim!" oldu son sözü
Ve kör oldu göz
Çiçeği gözünden habersiz yaşadı
Neşe saçtı yine etrafına
Toprak, yağmur, rüzgar ve güneş halini bildiler gözün
Ama çiçeğe asla söylemediler
Bunu göz de istemezdi zaten
Çiçek büyüdükçe nice gözler gördü bu çiçeği
Kimi bilinçli,
Kimi bilinçsiz,
Kimi gözler kördü o yüzden göremedi
Kimi gözler de onu gördükleri için bir daha hiç ama hiç göremedi.
Yazan:Bekir Albay
Yorumlar
Yorum Gönder