KG 11 ve KG 12

Ev okulunun ikinci haftasını geride bıraktık ama bu hafta ilkine göre daha zor geçti. Özellikle dersleri yaptırmak konusu. Geçen hafta geri kalmasın hevesle yapan kızım, bu hafta ben milyon kez hadi demeden ve yanına oturmadan yapmaz oldu.  Bunda pazartesi gününün doğum günü olması, ardından hediye olarak aldığımız yeni nintendo oyunlarının gelmesi , hevesle onları oynamak istemeleri (normalde pek sık açmıyorlar, iki haftada bir falan) de etkili olmuş olabilir. Bir de sanıyorum onların da ruh halleri dalgalı. İşte belirsizlik, daha çok vakit var, nasılsa yaparım gevşekliği gibi. Ama bu gün  okulların uzun süre kapalı olacağını, belki de düzgün değerlendirme yapılamayacağını, boş verirse sınıf tekrarı yapmasını isteyebileceklerini falan anlattım kızıma. Günlük programında yaptıkları şeyler (bu arada okulda da onları yapıyorlar), hiç gevşeklik yapmasa ancak bir saatlik iş. Fakat tabi okulda sohbetler, eğitici başka şeyler de yapıyorlar. Evde ders harici eğitici şeyler konusunda, elimizden geleni yapıyoruz ancak elbette ki hollandaca konuşmuyoruz. Bu da uzun vadede, hollandaca konuşan çocuklarla arasında fark oluşturabilir. Haftaya biraz daha disiplinli gitmekte fayda var.

Çocuklar dalton okuluna gidiyor. Galiba diğer okullarda da var tam bilmiyorum ama kızımın haftalık bir programı oluyor. Bu programı kendisi ayarlıyor. Bunlar haricinde haftalık ayrıca çalışma kağıtları da gönderiyor öğretmenleri. Yine mola çalışması diye geçen dinlendirici aktivite, video, el çalışması önerileri veriyorlar. Oğlum ise henüz birinci sınıfta olduğu için, ablası gibi ciddi bir programı yok. Fakat ona da eğitici aktiviteler yaptırmaya uğraşıyorum. Yine onun öğretmenleri de bir çok öneri veriyorlar. Çok yoğun bir whatsapp, mail akışı var. Sadece onları takip etmek (çevir anla ve programla), gerektiğinde geri dönüş yapmak, epey bir zaman alıyor. Dün mesela eğer okul devam etseydi, kızım sınıfta okuduğu kitabın özetini anlatacaktı. Bunun yerine video çektik (3,5 dakikalık videonun çekimi 40 dakika sürdü), gruba attık, youtube yükledik, öğretmenlere gönderdik vs vs.

Bu hafta online derslerimi yapamadım ancak bahçeyle bir saat kadar ilgilenebildim, ki çok iyi hissettirdi. Evde yaptığım işlerde emeğin sonucunu görmek çok kolay olmuyor. Yani yemek yapıyorsun bitiyor, temizlik yapıyorsun pisleniyor ama bahçede yaptığım işler öyle duruyor ve bakınca ve görünce hoşuma gidiyor.

Sanırım artık kabullenme dönemine geçtim, eskisi gibi aşırı korkmuyorum. Bir de evden çıkmayınca birşey olmazmış gibime geliyor. Elbette ki olacağı varsa bir şekilde olur ama bir avuntu mu yoksa beynimin sığındığı bir düşsel oyun mu bilmiyorum. Evde olunca bazen her şeyi bile unutabiliyorum. Ta ki günlük sayıların açıklanmasına kadar.

Hollanda’da resmi karantina yok ama insanlar ciddiye almaya başladı özellikle 1,5 mt mesafe ve maksimum 2-3 kişi sınırlaması geldikten sonra. Bazı videolar çekmişler, amsterdamın en kalabalık yerleri bile bomboş. Hatta sokaklarda zabıtalar geziyormuş, bizim sessiz sakin kasabamızda bile varmış. Başka bir yerde yaşayan arkadaşım ise parkta 5-6 delikanlının basket oynadığını görmüş ama o sırada bir polis de onlara yaklaşmış ayırmak için. Fakat hala anlayamadığım şey, okuldan gelen maillerde de yer alıyor, “yaşlılar yurdundaki yaşlılar yalnız ve umutsuz, onlara mektup yazın, resim yapın, kart atın” çağrısı. Bu gün dayanamayıp gruba yazdım, bence onlar için çok tehlikeli diye. Kimse olumlu veya olumsuz bir cevapta bulunmadı. Tuhaf. Kapıya gelen kargo görevlisi bile kutuyu uzağa bırakıyor, düşünememelerine hayret ediyorum.


Haftada iki sabah bize yakın markete gidiyor eşim ve orda (hollandanın en büyük market zinciri) haftalardır un yok. Son bir paket unumun dörtte biri falan kaldı. Bu gün kalan ekmekleri rondodan geçirip börek yaptım. Bazı yerlerde un varmış diye duyduk ama gidemedik. Onun dışında idare ediyoruz ama çocukların günden güne yemek konusunda sıkıntı çıkarmaları (ya da aman bunun vitaminini de alsınlar diye yaptığım kurmazlıkların geri tepmesi de olabilir tabi bu) beni çok zorluyor. Şunu yaptım bitti, bunu yaptım kalmadı, yap yap anında bitiyor gibi söylemlere huzurunuzda nasıl gıpta ettiğimi de belirtmek isterim. Yesinler diye bin takla atmak çok yorucu.

Market günlerinden sonra öğlene kadar iki saat temizleme ve yerleştirme faslı sürüyor. Nasıl oluyor anlamış değilim😤

Bu haftasonu bir podcast kaydetmeyi umuyorum ve en azından iki online ders yapabilmeyi. Eğer yapamazsam robotlaşmaya gidem bir mutasyona gireceğim sanırım.

Türkiyedeki corona gidişatı çok iç açıcı görünmüyor. Biliyorum mecburi olarak işe gitmesi gerekenler, dışarda olması gerekenler var. Onların işlerini kolaylaştırmak için en azından yapılabilecek şeyleri yapmaya dikkat etmeliyiz. Alışverişleri toplu ve seyrek yapmak, acil olmayan kargo siparişleri vermemek, hastaneleri gereksiz meşgul etmemek, ihtiyacı olanlara yardım etmek gibi daha benim aklıma gelmeyen bir çok şey yapılabilir.

Evde kalın, güvende kalın.






Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

İletişim