KG 23-24-25-26-27

Bes gundur yazmadim, en son pazartesi yazmisim, bu gun olmus Cumartesi. Once Evde yapilacak 101 sey yazisini tamamlayip sonra gunluklere devam ederim diye dusunmustum. Fakat yaziyi yazmak iki aksamimi alinca (blogumu sadece aksamlari yazabiliyorum), diger iki aksam da yorgunluktan canim istemeyince, arasi gitgide uzadi. Simdi geriye donup hatirladiklarimi yazayim.

Sali gunu gayet guzel gecmisti. Kizim okul derslerini yaparken, ben de oglumla birebir ilgilendigim icin daha kolay ve keyifli oluyor hepimiz icin. O gun oglen okul isleri bitince, hava da cok guzel oldugu icin cocuklar bahcede kendilerine bir oyun kurdular ve cok guzel oynadilar. Ben de biraz dinlenebildim ve hatta yaprak sarmasi sardim bahcede otururken. Epey canim istemisti ama malesef salamura yapragin tuzunu tam giderememisim cok tuzlu olmus. Yine yedik yemedik degil ama lup lup agzimiza atarak degil. Hatta hala bitmedigini soylesem daha iyi anlasilir sanirim. O gun bahcede dolma sararken bir arkadasimla telefonda konustuk, kendisi hala un bulup bulamadigimi sordu ve ertesi gun evime kadar gelip birakmak istedigini soyledi. Nasil duygulandim...


Carsamba sabahi esim haftalik alisveris icin markete gitmisti. O sabah haliyle biraz urunlerle ugrastim. Bizim markete un gelmis nihayet ve esim iki paket (1 er kg) almis :)) Daha cok alsa olurdu ama herhalde artik buluruz markette bundan sonra. Arkadasima mesaj atip un buldugumuzu soyledim, getirmesine gerek kalmadi. O gun aylik periyodum oncesi asssiri sinirli oldugumu hala dun gibi hatirliyorum. Biraz disari cikmak istiyordum (en son onceki cts biraz ormanda yuruyus icin cikmistim) ama esim yogundu. Cocuklari da almam gerektigi icin, onlari zorla ikna ederek, biraz bisiklet surduk, sakura agacinin ciceklerine baktik. Ancak bir daha sinirli zamanlarimda boyle islere girismemeyi unutmamaliyim. Yolda komutlarima uymadan bisiklet suren oglum yuregimi resmen agzima getirdi (kizim alisti uyuyor). Trafige daha yeni cikmaya basladigi icin kurallari bilmiyor ve zaman zaman yavaslayacagi yerde ablasini gecmek icin hizlaniyor vs. Neredeyse kalpten gidiyordum. En son yine beni dinlemeyip hizlandi ve bisikletten dustu. Neyse ki eve yaklasmistik ama kolu epey siyrildi. Aglaya zirlaya eve gittik, yaralarini sardik.


Persembe gunu bir onceki gune ait tum sinirim gecmisti.Sabah biraz paskalya suslemeleri yaptik, cunku oglumun ogretmenleri de bu hafta, haftalik program verdiler ve diger veliler her gun deli gibi aktivite yapip fotograf atiyor. Hafta sonu da paskalya tatili oldugu icin, calismalar hep bu konuda. Ben de her gun illa ki ne yaptigimizi soyluyorum ancak carsamba gunu icin atmamistim. Bari dedim duzgun bir calisma olsun, kagittan paskalya temali seyler kestim, o boyadi yapistirdi vs. Sonra ogretmene gonderdik. Bir onceki gum kizim odevlerini bilmeden fazladan yaptigi icin persembe gunku derslerin tamamina degil sadece bir tanesine katildi. Gunun geri kalaninda rahat rahat oynadilar. Dogrusu ben de biraz yasaklari gevsettim cunku ikisi de gayet iyi calismislardi. Ustelik o gece, yatmadan biraz daha rahat davranmaya karar vermistim. Cunku pandemi hepimiz icin zor ve yeni iken, ben kendim bile nasil zorlaniyorsam, onlardan hayatlarinda hic birsey degismemis gibi ayni tempoyu beklemem cok dogru degil. Ki bu zamana kadar yine de yaptilar. Oysa onlarin ruhlarinda da ne korkular ne huzursuzluklar dolasiyordur. Takip ettigim bloglardan birinde yer alan su yazi, cocuklarin davranislarini anlamak icin cok guzel.


Cuma, guzel/iyi cuma (goede vrijdag) denilen bir tatil gunu hollandada. O gun ders ve esimin isi yoktu. Pazartesi ile birlikte 4 gunluk bir tatil haftasonu oluyor. Normal sartlar altinda olsaydik, kisa bir tatile giderdik herhalde ama simdi evdeyiz. Sansimiza hava guzel, evde ve bahcede vakit gecirebiliyoruz, saglikliyiz daha ne isterim. Aslinda insanin cani her seyi istiyor istemesine de, simdi mesela disari ciksam, tatile gitsem, yine her yer kapali, hersey normalden farkli olunca bu isteklerin de bir anlami kalmiyor. Yani tum diger seyler iyiyken, herkes saglikli ve ozgurken, diger insanlar da eglenirken, sahsi eglencelerimiz anlam buluyor. Oysa simdi disarda sadece huzun var, bos sokaklar, bos cafeler, insansiz otobusler, tramvaylar, caddeler...


Eger okul acik olsaydi, cocuklar persembe gunu okula pijamayla gidip paskalya kahvaltisini sinifta yapacaklardi. Madem oyle biz de evde yapariz dedik ve cuma sabahi guzel bir kahvalti hazirladik.
Sonrasinda bir yere gidip yuruyus yapmayi planlamistik ama gunun tam ortasinda kizimin online jimnastik dersi olunca ve bizim de gidip gelmek icin yeterli vaktimiz olmayinca evde kaldik. Sabahinda esim yapi markete gidip bazi ihtiyaclari almisti. Erken gitmisti ama donusune yakin market kalabaliklasmaya baslamis ve ne yazik ki mesafeye dikkat etmiyorlarmis. Ogle saatlerinde, bir hafta once siparis verdigim trambolinin gonderilemeyecegi mesajini alinca, esime dedim git bir yerden al gel. Kizim sporunu yaparken o gidip aldi. Malesef cogu yerde tukenmis veya hic uygunsuz secenekler kalmis. Benim siparis verdigimden biraz daha buyuk boyunu bulup getirdi. Ogleden sonramiz onun montajiyla gecti. Bu gun cumartesi sabahi ise komple bitirdik ve cocuklar neredeyse gunun tamamini onun icinde gecirdiler. Aksam yemegini bile icinde yediler. Bir ara tum pelus hayvanlari icine doldurup evcilik oynadilar. Onlar orda oynarken, ben salonun haftalik temizligini yaptim, esim de haftalardir surunen bahcedeki bazi tamir islerini bitirdi.

Gunun kapanisini Inanilmaz aile filminin ilk bolumunu izleyip ardindan dus ve uyku ile yaptik. Cok yorulmuslar hemen daliverdiler :))

Bir onceki gunlugumde podcast icin konu dusundugumu soylemistim. Aklima gelenleri bir yere not ediyorum ama hala ortalama yarim saati bulan bir konusma icin yeterli oldugunu dusundugum konu bulamadim. Diger yandan ruh halim gercekten inisli cikisli. Carsamba gunu daha once bahsettigim yegenimin hemen yan komsusunun pozitif ciktigini ogrendik. Sayilar gunden gune artiyor, olum haberleri artik tanidiklarimizin tanidiklarina ait oluyor, sanki cember gitgide daraliyor. Bu yuzden bir podcast yapmaya uygun ruh haline ne zaman girerim bilmiyorum ama kendimi zorlamayacagimi sizlere de belirtmek isterim. Artik ne zaman olursa.

Gecenlerde sunu dusunmustum. Ozellikle anne olunca icine girdigimiz yeni bir durum vardir hani, eski hayatiniz ile yenisi arasinda keskin bir ayirim baslar. Gunlerinizi bebek yonetir, bir cok kisisel zaman yok olur gider. Fakat zaman gecer bebekle yasamaya alisirsin, bir rutin kurarsin, yeni surece adapte olursun. Simdi pandemi bize benzerini yapiyor. Hayatimiz keskin bir cizgiyle ayrildi, yeni surec icin yeni aliskanliklar, rutinler ve mecburiyetler dogdu. Fakat dikkat edin hala bazi insanlar bunlari kabul etmekte direniyor. Yeni yasam sekline (evde kal, disari cikma, maske tak, baskalarini dusun gibi) adapte olamiyor. Sanki bebek sahibi olmus annenin, israrla cocuguyla ilgilenmeyip, o besiginde katila katila aglarken kendi islerini yapmasi gibi, pandemi de katila katila agliyor. Dunya agliyor, saglik calisanlari yorgunluktan dokuluyor ama sadece kendilerini dusunenler, yine oyle yapmaya devam ediyor. Fakat eninde sonunda onlar da adapte olmak zorunda kalacak cunku bu sefer bebek, annesine gucu yetmeyen masum bir zavalli degil. Aksine tum insanligi dize getiren korkunc bir yaratik kadar guclu.

Evimiz,bizi bu yaratiktan koruyacak kalemiz.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

İletişim