AVM Aşermek?



Geçenlerde Türkiye’de uzun karantina döneminden sonra ilk defa  avm’ler açıldığında, basında yer alan insanların akın akın avm ye gidiş haberleri esefle kınanmıştı hatırlarsınız. İtiraf edeyim oraya gidenleri kınamayan bir tek ben olabilirim, çünkü canım avm çekiyor!!

Geçen gün yine arkadaşlarla sohbet ederken onlara da söyledim. Ben ki mecbur kalmadıkça avm’ye gitmeyen, oraya gitmek gibi bir arzuyu içinde hiç taşımayan ben, avm istiyorum. Tabi hollanda’da yaşadığım bölgede, civarımızdaki avm’lerin istanbuldakilerle alakası yok. Bir kere sayısı çok değil ve genelde çok katlı değil, hem açık havada hem kapalı alanda sıralanmış dükkanlar topluluğundan ibaret. Hele ordaki gibi bir kat yemek katı, içinde onlarca restoran seçeneği hiç yok.

Twitterda avm’ye gidenleri eleştiren biri, doğaya gitmek varken neden avm’ye gidersiniz tarzında bir şey yazmış. Evet türkiyede her yer yasak iken, yani doğaya da çıkamıyorken -hoş istanbulda özellikle ne kadar doğa kaldı- yasak kalktığında ben olsam ben de açık havaya gitmek isterdim. Fakat burda biz doğaya doyduk, artık farklı bir yer görmek istiyorum dermişim 😂

Yok tabi ki aslında sebep o değil. Şu anda avm’ye gittiğimi hayal edince kendimi “kırmızı halı üzerinde yürüyen bir ünlü edasıyla, avm kapısından içeri girdiğimi; şıkır şıkır parlayan ışıkların altında, cilalı pırıl pırıl zemin üzerinde, tık tık sesler çıkaran topuklularımla yürüyüp, çok şık bir kafeye oturduğumu; vip class müşteri edasıyla garsonun bana hizmet ettiğini; kahvemi içerken yumuşacık koltuğa gömüldüğümü; kahvem bittikten sonra almayı düşünmediğim kadar pahalı mağazaları gezip, kıyafetleri, çantaları falan denediğimi” görüyorum. Bütün bunlar beni prenses gibi hissettirecek ve ben biraz ruhumu pohpohlayıp geri döneceğim. 

Düşünün ki 2,5 aydır evdeyiz. Gündemin getirdiği endişeler bir yana, evde resmen köle durumuna düştüm. Bir çok kişi benimle aynı durumda olduğunu söylüyor. En son ne zaman biri bana hizmet etmişti? Hani biz evdeyiz diye, eskiden vakit bulamadığımız işleri yapacaktık ya, onlar geçtim standart işler bile yetişmiyor. Üstelik durmadan bir sürü şey yapıyorum, ev toplama, yemek, temizlik hiç bitmiyor. Bu süreçte biten tek şey var o da prensesliğim:(

Peki ben nasıl yine prenses gibi hissedeceğim, tabi ki avm ile. Avm’ler en sıradan insanın bile ruhunu okşuyor, geçici süreliğine de olsa başına tacını koyuyor. Bu yüzden yasak kalkar kalk az oraya koşanları maalesef çok iyi anlıyorum.



Dip not: Avm’lerin tabi ki sağlıklı olmadığını farkındayım. Ben de henüz hiç gitmedim. Neden gitmeye yönelik bir heves duyduğumun altında yatan sebebi anlamaya çalıştım sadece. 

Sağlıcakla kalın.




Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

İletişim