Kitap Yorumu: Değersiz Bir Hayat - Hanya Yanagihara

Güzel bir pazar gününden herkese merhaba!

Uzun bir zamandır yorumunu yazmayı ertelediğim bir kitabı sonunda sizlerle paylaşmaya karar verdim. Açıkçası biraz psikolojimi bozan bir kitap olduğu için okuduktan sonra sindirmek ve kitabı tekrar elime alıp yorumunu yazmak zaman aldı. Ve işte beklenen gün geldi. Değer Bir Hayat'ı bir de benim gözümden görün.

Her zaman kalın kitaplar daha çok ilgimi çeker ve maceranın hiç bitmeyeceğini hissettirir. O yüzden dev kitaplar yazan yazarları ayrı bir severim. 857 sayfa olan Değersiz Bir Hayat'ı ilk elime aldığımda acayip mutluydum. Uzun bir macera beni bekliyordu. Okumaya başladıktan sonra nefes darlığı yaşamaya başladım. Ciddiyim! O kadar leş olaylar oluyor ki bir süre sonra kitabı okuyup hep bir es verme ihtiyacı duydum. Başı, ortası, sonu derken kitap beni yiyip bitirdi. Hem de en sevdiğim ayda okudum; nisanda! 

Dostluk ve travmalar üzerine kurulu bir hikaye okuyoruz. Birbirinden çok farklı dört erkeği ve hayatları anlatılıyor. Üniversitede başlayan dostlukları bir ömürlük oluyor ama yeri geliyor yolları ayrılıyor ve işte o zaman sadece bir karaktere odaklanıyoruz ve diğer üçü gidip geliyor. 
Adeta kapalı bir kutu olan ve duygularını çok yavaş bir şekilde belli eden avukat Jude hep ön planda olan karakterimiz. Diğer üç yakın arkadaşı Willem, yakışıklı ve oyunculuk kariyeri yapıyor; JB, bazen uyuzun teki olsa da sanat ruhlu biri; Malcolm ise aileden zengin bir mimar.

Korku ve nefret; korku ve nefret... Bazen hayatında bir tek bu ikisi varmış gibi geliyordu. Kendinden başka herkesten korku, kendindense nefret.

Birbirlerini tanıdıklarından beri Jude'un geçmişi hakkında bilgi almaya çalışıyorlar ama Jude asla ne duygularını ne de geçmişini paylaşıyor. İçini açıp sığındığı tek kişi ise doktoru Andy.

Duygusal anlamda çok yoğun bir kitaptı. Eğer bir şeylerden çok etkileniyorsanız, okumak veya izlemek olsun fark etmez, kitaptaki birçok sahne sizi rahatsız edecek. Biraz spoiler vermiş olacağım ama Jude hasta ruhlu bir insan. Geçmişte yaşadığı dehşet olaylar yüzünden sürekli kendine zarar vermeye meyilli biri ve kendini durduramıyor. Bunu fark eden insanlar bağırarak, sakince konuşarak ya da gizli saklı engellemeye çalışıyor ama başaramıyor. Her fırsatta acı çektiriyor kendine. Bu sahnelerin şiddeti giderek artıyor ve okurken tansiyonunuz fırlayabilir. Bazen kitaba o kadar dalmış oluyordum ki sanki acıyı çeken benmişim gibi gözlerim dönüyordu. Ciddiyim, çok gerçekçi yazılmış. 

Bir takım şeyler kırılır, bazen kırılanlar onarılır, fakat çoğu durumda fark edersin ki kırılan ne olursa olsun hayat o kaybı telafi etmek için yeniden şekillenir, bazen de muhteşem olur bu şekilleniş.

Kitap karamsar sahnelerle dolu olsa da güldüren ve kalp ısıtan bölümler de vardı. LGBT temalı bir kitap. Eşcinsel bir ilişki de okuyacaksınız. Aile kavramı çok sık dile getirilmiş ve farklı açılardan ele alınmış. Terk edilme, yetim kalma, evlat edinilme, tecavüz, fiziksel şiddet gibi kavramlar ele alınıyor.

Bir diğer yandan kitabın dili çok akıcı. Hem yazarın hem de çevirmenin hakkını yememek lazım. Göze batan hiçbir şey yoktu. Kurgu enfes bir şekilde yazılmış ve çevrilmiş. Ağır, depresif bir kitap evet ama bu türü okumayı sevenlere kesinlikle öneririm.

Fakat mutluluk denen şey de gösterişten, sürdürülmesi imkansız bir durumdan başka neydi, hele ki dile getirmesi bile bu kadar zorken?

Bir de sadece Jude'un bakış açısından okumuyoruz. Yön geçişleri çok fazla var, bu bazen kafamı karıştırdı ama hemen adapte oldum. Yazar beklenmedik anda geçmişten çarpıcı sahneleri ön plana alıyor. Daha ne kadar kötüye gidebilir derken kitabın sonunda çarpılıyorsunuz. Böyle kendimi şey gibi hissettim; ne olduğunu anlamadan boks ringine fırlatılmış ve gelen darbelere her defasında şaşkınlıkla bakakalmışım gibiydi. Bilmem anlatabildim mi duygularımı? :D

Bazı kitaplar vardır bazı dönemlerde tekrar elinize alıp okursunuz ve tadı daha farklı gelir. Ama bazı kitaplar vardır tek okuyuşta bile sizi sonsuza dek doyurur ve kitaplıktan alıp dokunmaya bile tırsarsınız. İşte Değer Bir Hayat benim için öyle oldu. Doydum ve bir daha okumaya cesaretim olmayacak. 

Ben en ağır sahneleri bile kaldırırım diyen her yiğit okura öneririm. Bence kış mevsiminde okuyun. Güneşli günlerde pek iyi gelmeyebilir ve yarım bırakabilirsiniz. :)

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

İletişim