Corona-9- Kavanoz Dipli Misin Be Arkadaş!

Ah be Korona, sen de umutlarımızı boşa çıkardın! Sayende belki biraz eşitlik gelir, belki biraz adalet gelir, belki biraz empati duygusu gelişir, belki biraz tüketim çılgınlığı azalır, belki biraz hava temizlenir, belki biraz ne bileyim işte… Belki biraz kaybettiğimiz değerler yerine gelir diye hayal kurmuştuk!

İlk zamanlarda, herkes senden çok korkarken, çoğunluk sokağa çıkmazken böyle hissetmiştim ben de. Seninle ilgili birbirinden korkunç haberler arasında yakaladığım güzel manşetler de yalanmış meğer!

Derin ve kalbi arabesk duygular içindeyim şu an. (“Kalbi”son zamanların en moda kelimesi, özellikle politikacılar arasında. Benim neyim eksik onlardan, ben de tribünlere oynamak istiyorum, en kalbi duygularımla hem de. 

Not: Kalbi’nin i’sini şapkalı gibi uzatarak okuyacaksınız hatırlatırım)

Ne yazık ki sen de yalanmışsın be Korona! O attığın gol değilmiş! 

Kazın ayağı sandığımız gibi tek değilmiş! İki yüzlüymüşsün Korona! Alacağın da olmasın, vereceğin de! Onca cana kıydın, bari kalanlar için iyi bir şeye vesile olabilseydin!

Eşitsizlik, #evdekal sloganıyla başlamıştı zaten. İşe gitmek zorunda olanlar evde kalamadığında, evde kalanlar ise sosyal medyada “evde kalma sırasında kendilerini nasıl oyaladıklarına dair eğlenceli videolar paylaşırken”  anlamalıydık senin kimden yana olduğunu! Hadi bu süreç bir şekilde geçti de, asıl yaz başlayınca senin ne kadar sinsi olduğunu daha iyi gördük! Yine sosyal medya tatil fotoğraflarıyla doldu taştı. Ünlüler ve zenginler teknelerine atlayıp mavilere açılırken; azıcık daha eşitlik, azıcık daha adalet hayalleri kuranlar ise (onlar kendilerini biliyor) başka diyarların mavileriyle avunmak zorunda kaldılar. Fonda ne çalıyordu bil bakalım:

“Gökyüzü Herkesindir!”

Eski şarkı!

Yani ben sana ne diyeyim be Korona! Kendini bu kadar nasıl kullandırdın! En cafcaflı markalar bile çıkıp “Çok tüketiyoruz, dünyayı kurtarmak lazım” romantizmiyle reklamlar patlattılar ard arda. Amaçları sadece satış yapmak değil miydi! Seni bahane edip “Ne güzel geleneklerimiz vardı, bak atalarımız ne güzel kolonya ikram ederdi misafirlere” diye diye, en duygusal ve nostaljik repliklerle  yine gözümüze gözümüze soktular banka kredilerini!

Söyle be Korona, niye sattın umutlarımızı! Hani yerele dönecektik, hani tarımı yüceltecektik, hani ihtiyacımızdan fazlasını tüketmeyecek, hani birbirimize daha sevgi dolu ve paylaşımcı davranacaktık! Hani kuşlar ağaçlar, hani nerde binbir renkli çiçekler. Larala larala laaaa, saçlarından baharı…..

Zaten bizde kabahat! Senin gibi alçak bir virüsten bile medet umduk! “Senin gibi bir canavardan medet umacak hale getirenler utansın” diyeceğim ya, bu da arabeskin dibi olur, ardından “Batsın Bu Dünya” şarkısı gelir. Sonra da “Sabun yetmez, Rexona kullan” reklamı!

Ulan Korona! İçimdeki, ta derinlerimde gizlenmiş en arabesk duygularımla sana ağız dolusu seslenmek istiyorum!

Kavanoz dipli misin be arkadaş!




Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

İletişim