COVİD-16- Lulu Başkan’ın Şafetullah’ı!

Şatafatlı bir oda. Oymalı kakmalı bir koltukta Lulu Başkan oturuyor. Karşısında Şafetullah Türedi ayakta durmakta. Adı Şafetullah diye önyargı oluşturmasın kimse. Kendisi Harvard’da profesörken oğul Bush’a danışman olmak için Beyaz Saray’a transfer olmuş. Ama işte kader bu ya! Ani bir kariyer sıçramasıyla bir şekilde Lulu Başkan’ın yaverliğine terfi etmiş! Lulu, küçük bir ada ülkesi olan Lulistan’ın başkanı. Nedense Türkçe konuşuyorlar bu ülkede ama, inanın ki bizlerle uzaktan yakından hiç mi hiç alakaları yok! 

Lulu başkan Şafetullah Türedi’ye kısaca Şakir diyor. Niye mi? Koskocaman başkan nasıl uğraşsın “şe” harfiyle “fe“harfinin “tullah” haliyle! Sizinki de soru mu yani!  Şakir deyip geçecek elbette, daha ne yapsın!  

Diyaloğu kaçırıyoruz sizin bu gereksiz merakınız yüzünden! Ne konuşuyorlar bir bakalım:

“Oğlum Şakir, sana on beş gün süre! Al tepe tepe kullan. Ne yap ne et, bi şey uydur. Yok demokrasiydi, yok denetlemeydi, yok hesap vermekti, yok üst kuruldu yok alt kuruldu! Bütün bu zaman kaybettiren şeylerden kurtar beni! Artık yolumda taş, bana karşı çıkan baş istemiyorum!  

Lulistan dünyanın merkezi olacak! Zaman daralıyor! Kaldır önümdeki engelleri! Kaldırırken de öyle bir bahane bul ki, herkesin aklı başından gitsin. Kimse beni sorgulayamasın! Anladın mı Şakir!”

Şafetullah Türedi, nam-ı diğer Şakir Gariban, Şakir zavallı, Şakir perişan! Ne diyeceğini bilemez hallerde. İki elini ovuşturarak haşmetmeaplarının önünde ezim ezim eziliyor;

“Ama, sayın ve çok saygıdeğer Lulu başkanım, ben şimdi ne yapsam bilemedim ki…”

“Sus bre gafil! Bana laf salatasıyla gelme! Bak şimdi bir çarparsam iki de yerden yersin! Yapar mıyım?”

“Yaparsın Lulu Başkanım, yaparsın bilirim!”

Bütün bu konuşma sürerken, Şafetullah Türedi’nin Harvard günleri bir film şeridi gibi bile aklından geçemiyor artık! Çünkü çoktan devran dönmüş, bütün atlar kabak olmuş, külkedisi bile masaldan kaçmış!

Nitekim, ortamda şok etkisi sürmekte. Şafetullah yalvarıyor:

“Sayın ve çok saygıdeğer Lulu başkanım, ne olur dövmeyin beni!  Geçen seferki morluklar henüz geçmedi, mendeburlar beni sosyal medyada rezil ediyor! Tamam tamam ben bir şey düşüneceğim. Az müsaade, toplayayım bizim hacı hocaları, avukatları; muhtarlarla tüccarları; aracıları, bozacıları ve bir de şıracıları!

“Mühendis bozuntularıyla bilim adamlarını araya karıştırma sakın haa Şakir! Bak geçen de çağırdın okul arkadaşlarını falan, onların yüzünden başımıza gelmeyen kalmadı! Teoremdi, veriydi, formüldü, deneydi monşer monşer kafamızı ütülerler, uğraşamam onlarla!”

“Tamam Lulu Başkanım, siz hiç merak etmeyin. Okul arkadaşlarımın hepsini sildim defterden. Ben sizi üzer miyim!”

“Aferin Şakir, yeni bir uçağı hak ettin bak! Şu iş bir bitsin; sana zırhlı uçak alacağım söz, hem de hostlu hostesli!’

Yalayan Şafetullah 

Artık Şakir olmayı iyice özümseyen eski Şafetullah’ın yüzü kızarıyor:

“Yüce gönüllü Lulu Başkanımın hazinesine bereket! Ben hediye için değil, size layık olmak için çalışıyorum efendim!”

 Öyle dediğine bakmayın siz! Harvard’lı Şafetullah Şakir’in yüreği tabii ki pır pır ediyor hostlu hostesli uçağı duyunca!  

Bu konuşmanın üzerine hemen sarılıyor telefona. Günler geceler boyu tartışıyorlar ve nihayet çözüm bulunuyor!

Evet on sekiz senedir iyilik için bilim insanlarının üzerinde çalıştığı virüs çalınacak, ismine +1 eklenecek ve corona-19 olarak piyasaya çıkarılacak! İşte bu kadar! Sonrası zaten kendiliğinden gelir, gelmezse de de kervan yolda düzülür!

Lulu Başkan için ballı börek tatlısı bu çözüm! Daha ne olsun! Hem börek, hem de tatlı!

Projeye bayılıyor ve hemen emirleri ardı ardına yağdırmaya başlıyor:

-        Kapatın Lulistan’ın tüm limanlarını, artık başka adalara gitmek yasak!”

Hoop kapatır Şakir.

-        Saat dörtte evden çıkın, beşte eve girin!

Hoop bu da tamam! Bir saatte neler yapılmaz ki! İnsan olana çok bile!

-        Hafta sonları zencefilli gazoz, hafta içi kuyu suyu içilecek!

Herkesi alır mı kuyu kazma telaşı!

-        Öpüşmek yasak, bundan böyle kafalar tokuşturulacak!

Vatandaşın “Bir kere mi tokuştursak iki kere mi” sorularından Lulistan din işlerinin telefonları kilitlenir.

-        Tiyatora miyatora yok, herkes evinde dizi izlesin!

"Ohh mis gibi! Şakir kulunuz hemen ithal eder dost ülke Türkiye’den dizileri. Yarısı kahramanlık dizisi olacak elbette, çünkü milletimizin katarsise ihtiyacı var! Yarısı da romantik ve de ağlak olacak el mahkum! Özcan Deniz yarı yaşında kızla romans kahramanı olsun bir de! Bundan iyisi Lulistan’da kayısı! Komedi falan istemez, insanı yoldan çıkarır onlar! İzahı olmayan şeyin mizahı olur falan derler, evlerden ırak! Siz hiç merak etmeyin Lulu Başkanım. O iş bende!"

-        Belediyelerin yüzme havuzları virüs yayıyor! Derhal kapatın, parası olan beş yıldızlı otele gitsin, hemen kanun çıkar Şakir!

"Emriniz olur Lulu Başkanım!"

-        Virüs sahillerden yayılıyor, sahilde yürümek yasaklansın. Vatandaş yürüsün tabii, ama sadece işine gitmek için, sahile paralel sokaklardan yürüsünler!

"Hemen düzenliyorum Lulu Başkanım."

-        Barları kapat Şakir! Barlar hemen kapansın!

"Şimdi hallediyorum Lulucuğum!"

"   Nee Lulucuğum mu dedin sen! Ben sana toplum içinde böyle konuşma  demedim mi!"

"   Ağzımdan kaçtı Lulucuğum!"

"    Bak hala ne diyor!"

(Şakir ağlamaya başlar)

………………………..

Lulistan’da sıradan bir akşam daha bitmekte. Herkes evine gitsin, dağılın! Hey dağıl sen de blog okuruyum diye havalanma öyle ! Hem HES kodun var mı senin bakayım! Çağırırım Şakir’i bak!

***Görsel alıntıdır

 https://aumolc.wordpress.com/2019/11/18/sycophancy/

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

İletişim