Yüzde 65’in sırrı

1632’de büyük bir kapıkulu isyanı başladı.

Ayaklanmacılar Topkapı Sarayı’na yürüdüler.

Sadrazam Hafız Ahmet Paşa’nın kellesini istiyorlardı.

Sultan 4. Murat’ı ayak divanına çıkmaya zorladılar.

Baskıya dayanamayan Padişah 4. Murat, sadrazamını görevden aldı.

Ama bu işlerin arkasında Topal Recep Paşa olduğunu biliyordu. Aslen Boşnak olan Topal Recep Paşa, gut hastalığından dolayı tek ayağı aksayarak yürüyordu.

İnce çelimsiz bir yapısı vardı.

★★★

İsyancılar duracak gibi değildiler.

Onlarca devlet görevlisinin kellesini almaya devam ediyorlardı.

Padişahtan bir “ayak divan”ı kurmasını istediler.

4. Murat kabul etti.

Padişah, kurulan divana doğru yürürken Topal Recep Paşa yanına yaklaştı ve padişahın kulağına fısıldadı.

“Abdestin var mı padişahım?”

4. Murat duymazdan geldi.

‘İsteklerimizi yapmazsan seni öldürürüz’ demek istiyordu.

Divanın kurulduğu meydanda kapıkulları ve yeniçeriler padişaha laf atıyorlardı.

Buna bozulan eski sadrazam Hafız Ahmet Paşa müdahale etmek istedi. Hemen oracıkta kılıç darbeleriyle Hafız Ahmet Paşa’yı yere serdiler.

★★★

Artık 4. Murat için “ayak divanı” ölüm kalım meydanına dönmüştü.

Ya toplanmış yeniçerileri etkileyecek ve emri altına alacak…

Ya da hem tahtını hem de canını oracıkta teslim edecekti.

Ne yapacak diye kenarda bekleyen Topal Recep Paşa’ya gözünün ucuyla baktı.

Yaverine işaret etti.

Kuran-ı Kerim’i getirmesini istedi.

Kutsal kitabı aldı eline… Öptü alnına koydu.

Sonra elindeki Kuran-ı havaya kaldırarak haykırmaya başladı.

★★★

“-Kur’an’dır bu! Her karanlığı aydınlatandır bu! Bütün sözlere, bütün eylemlere Hakandır bu!

Yeniçeriler şaşırmışlardı. Ama bir o kadar da etkilenmişlerdi.

Padişah 4. Murat hız kesmeden devam etti.

– Kur’andır bu tekmil peygamberleri doğrulayandır bu! Kur’andır bu!

– Yeniçeriler

– Allahü Ekber Allahü Ekber… La İlahe İllallahü. Vellahü Ekber

– O doğmayan ve doğurmayanın ağzından konuşandır bu! O ki her yerde insanların yürek vuruşunu ayarlayandır. Gökte yıldızların dönüşünü ayarlayandır. Kur’andır bu!

– Sultanlar sultanı Hûd Suresi’nde buyuruyor ki; Büyüğünüz sizden nasıl davranmanızı isterse öyle davranacaksınız! Sorarım size bu kitabın yanıldığını ileri sürecek Müslüman var mı içinizde?

Yeniçeriler hep bir ağızdan…

– Haşa Padişahım haşa padişahım.

– Sultanlar sultanı Ettevbe süresinde buyuruyor ki ‘Ey inananlar Tanrıdan korkun ve sadık kişilerle beraber olun. İnananlar deniyor, Tanrıya inanmayan Müslüman var mı içinizde.

– Haşa haşa!

– Halkım askerlerim aydınlarım benim. Hepinizin özlediği bu değil mi?

– Elbette padişahım. Güzelce Bağdat’ı isteriz.

– Bağdat gene bizim olacaktır. Öyleyse and için.

– Allahü Ekber Allahü Ekber. La İlahe İllallahü. And içeriz and içeriz

– Ben dahi yedi iklim padişahı sultan Murat! Şu an hepimizi seyreden binlerce evliyanın ve yüzlerce peygamberin ve yüceler yücesi Tanrı’nın bakışları içinde and içerim. Her kim benim buyruğuma karşı gelir, kurduğum düzeni tehdit ederse bununla ezeceğim beynini.

Topuzunu hışımla yere indirir.

★★★

Sonra ne mi oldu?

4. Murat ölüm kalım oyunundan sıyrılmayı başarmıştı. Yeniçeriler padişahın kellesini almak için geldikleri meydandan Bağdat seferiyle dönmüşlerdi.

4. Murat halinden memnundu.

Topal Recep Paşa ise oyunu kaybetmişti.

★★★

Hakimiyetini tam olarak sağlayan Padişah 4. Murat, Topal Recep Paşa’yı saraya çağırdı.

Yanına geldiğinde sordu.

“Abdest aldın mı paşa?”

Topal Recep Paşa “Evet” diyebildi sadece.

Ve oracıkta Topal Recep Paşa, hem de padişahın gözleri önünde boğduruldu.

Cesedi denize atıldı.

★★★

Turan Oflazoğlu’nun ünlü 4. Murat operasından aldığım bu libretto, tarihsel gerçekliğe sadık kalınarak dramatize edilmiştir.

Oflazoğlu olayı etkileyici bir üslupla kaleme almış ve tiyatro tarihimizin unutulmaz tiradları arasına sokmuştur.

★★★

İlber Hoca, Cumhuriyetimizi Osmanlı’nın devamı olarak görür.

Hatta Osmanlı’yı da Doğu Roma’nın devamı olarak niteler.

Fatih İstanbul’u aldığında sadece yöneten ailenin adı değişti” der.

Gerçekten de öyledir.

Osmanlı’daki gündelik hayat, hukuk, eğitim, sanat büyük değişimlere uğramış olsa da…

Osmanlı’daki siyaset anlayışı Cumhuriyet’te de devam etmiştir.

Din kartını kullanan daima sırtını geniş bir duvara yaslamış olur.

Milliyetçilik ikinci büyük karttır.

O yüzden 65 sağ 35 sol denklemi şaşmaz bir kimya formülü gibidir.

Bir milim oynatamazsanız.

★★★

Şimdi bütün anketleri önünüze koyun…

Hepsinde göreceksiniz.

AKP eriyor… Doğru… Mum gibi eriyorlar.

Ama CHP bir türlü yükselmiyor.

Eriyen oylar akacak mecra arıyor…

Bu tarafa geçmiyor…

★★★

Yüzde 65’in sırrı budur…



Alıntı Haberin Kaynağı Korkusuz Gazetesi https://ift.tt/3qGQFkD

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

İletişim