Bahçeli’nin son mektubu mu?..

Eski başbakan ve cumhurbaşkanlarımızdan merhum Süleyman Demirel’den dinlemiştim kıssayı…

Aklımda kaldığı kadarıyla anlatmaya çalışayım…

Başbakanın biri ölmeden önce 3 mektup yazmış…

Devir teslim töreninde, yeni başbakana vermiş…

Ve şöyle demiş:

“Başın dara girmeden bu mektupları açma… Açman gerektiğine inandığın zaman ise sırasıyla aç…”

Aradan uzun zaman geçmiş…

Başbakan’ın başı sıkışmış…

Dert bir değil elvan elvan…

Bir yandan işsizlik

Bir yandan fiyat artışları

Bir yandan toplumsal huzursuzluk

Kendisinden önceki başbakanın bıraktığı mektup ve söyledikleri gelmiş aklına…

İlk mektubu açmış:

“Yapamayacak olsan bile sürekli vaatte bulun…”.

Başbakan başlamış:

Palavralara

Denizi olmayan şehirlere deniz getireceğini

Uzaya dört şeritli otoban yaptıracağını vaat etmeye…

Ama…

Halk artık yutmuyor…

Sokaklarda gürültülü yürüyüşler almış başını gidiyor…

İkinci mektubu açmış:

“Her gün, senden önceki başbakanları ve hükümetleri suçla…”.

Bir süre de böyle oyalamış halkı…

Ve fakat…

Halk:

Hiçbir dediğine inanmıyor…

Sokaklara dökülmüş milyonlarca yurttaş:

“Başbakan istifa” diye bağırıyor…

Son mektubu açmış Başbakan:

“Senden sonra gelecek başbakan için üç mektup da sen hazırla…”.

Yaaaa işte böyle…

Eminim ki…

Demirel merhumun anlattığı kıssadaki mektuplar bırakılmadı Erdoğan’a…

Ama…

Kıssadaki mektuplara uygun söylemlerde bulundu…

Bulunuyor…

Meselâ…

İnanılmaz vaatlerle sürdürdü iktidarını…

Örneğin 2018 seçimleri öncesindeki taahhütleri:

“Bu kardeşinizi seçin görün bakın o faizleri, doları, enflasyonu nasıl düşüreceğim…”

Verdiği sözlerin hiçbirini yerine getiremeyince…

Son günlerde sadece kendinden öncekileri (En sonuncusu 20 yıl önce hükümet etmişti…) değil…

Adlarını bir türlü vermediği yabancı (dış) güçleri de suçluyor…

Ve fakat…

Lâkin gelin görün ki…

Erdoğan üç mektup yazmaktan ısrarla kaçınıyor…

Onun yazmak istemediği üç mektubun sonuncusunu:

Bahçeli bizzat yazdı:

“Ekonomide yeni bir hikâyeye ihtiyaç var…”.

Bahçeli’nin ilk iki mektubunda ne mi yazıyordu?..

Söyleyeyim:

İlk mektubunda:

“Askıda ekmek kampanyası başlat…”.

İkinci mektupta:

“İktidarın değil ittifakın ortağıyız…”.

Yaaaa…

İşte böyle…

Mahcup etmeyin…

Erdoğan:

“Birleşik Arap Emirlikleri ile aramızda nasıl adımlar atıldıysa, İsrail ve Mısır ile de buna benzer adımlar atacağız…”.

Bu söylediklerini yaparsa iyi olmaz mı?..

Keşke yapsa…

Ve keşke…

Muhalefet partileri de:

“Bugüne kadar aklın neredeydi?..”.

Ya da:

“Madem 12 yıl öncesine dönecektin, o hatayı neden yaptın?” diyerek…

Mahcup edici sorgulamalar yapmasa.

Aklın yolu…

Canlarım…

Tekrar olacak ama lütfen anlayışla karşılayın…

Çünkü benim neslim:

“Et tekrarı ahsen, velevkâne yüz seksen” tavsiyesiyle eğitildi…

Ben şahsen zararını değil, yararını gördüm…

O halde daha önceleri de olduğu gibi bir kez daha hatırlayalım:

Siyasetçiler, politikayı kendi siyasi çıkarları için değil:

Ulus için yapmalı…

Bu nedenle de:

Birbirleriyle iletişim kurmalı…

Birbirleriyle yardımlaşmalı…

Birbirleriyle müzakere edip uzlaşmalı…

Ve…

Siyaset yaparken:

Ülkenin (Devletin) tüm imkânlarını:

Adil bir şekilde paylaşmalı…

Yanlış anlaşılmasın…

Bunlar kişisel tavsiyelerim değil…

Aklın yolu…

Olmayacak şeyler değil…

Hayalim o ki:

Siyasetçilerimiz bir kere bile olsa:

Birbirlerini aşağılamadan…

Kamuoyu önünde (Ekranda) kavga etmeden tartışsınlar…

Meselâ Cumhurbaşkanı…

Mecliste grubu bulunan siyasi partilerin genel başkanlarıyla:

Ekranda müzakere etsin…

Birbirleriyle şakalaşsınlar…

Gerilmiş sinirlerle değil…

Gülümseyen gözlerle itiraz etsinler birbirlerine…

Muhalefet partilerinin liderleri…

Ekonominin neden kötü olduğunu…

Neler yapılması gerektiğini anlatsınlar…

Cumhurbaşkanı ise onlara:

Haklı oldukları noktaları samimi bir dille itiraf ederken…

Haksız oldukları konularda ise…

Niçin haksız olduklarını verilerle açıklasın…

Biliyorum…

Çok şey istiyorum ama…

Olmayacak şeyler değil istediklerim…

Keşke, keşke, keşke…

İşim düşünmek ve sizlerle paylaşmak olduğuna göre…

Lütfen “hariçten gazel” okuduğumu zannetmeyin…

Canlarım…

  1. yüzyılın birinci çeyreği biterken…

Dijital çağın muhalefet anlayışının yaratılması gerektiğine inanıyorum?..

Muhalefet etmenin…

“Ne yapılmaması” gerektiğini söylemek kadar:

Ne yapılmasını açıklamak da olduğu kanaatindeyim…

Önerdikleri uygulamaya konulduktan sonra ise:

“Bundan önceki önermelerimiz uygulandığında nasıl iyi sonuçlar alındıysa, biz iktidara geldiğimizde çok daha iyilerini yapacağız” demeleri iyi olur sanırım…

 



Alıntı Haberin Kaynağı Korkusuz Gazetesi https://ift.tt/3xJze4C

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

İletişim